POTLAÇ
Türklerde, artı ürün birikimini önlemek için, eldeki fazlalığı toplumla paylaşarak hem toplumun bütünlüğünün hem de göçebe yaşamın kolaylaşmasını sağlayan törenlere verilen isim ‘Potlaç’ töreninin göçebe toplumlarda artı ürünü engelleyen bir uygulayım olması dışında Ruth Benedict, potlaç'a farklı bir açılımdan yaklaşarak potlaç'ı saplantılı statü açlığı olarak tanımlıyor. Potlaç, kuzeybatı Amerika kıtası yerlileriyle Türk göçebe kavimlerinde kurulu yapıyı koruma ve yenileme işlevinin yanı sıra, törensel ve büyük bir cömertlik gösterisiyle artı ürünün dağıtımı (ve yok edimi) işlevini görür. Ama potlaçta verme karşıdakinin doygunluk sınırını aştıkça telef etme gösterisine dönüşür. Klasik ekonomi literatüründeki bir prensibi canlandırıyor bu durum. Vermek, tüketmeyi körükler, tüketim yeniden üretimi canlandırır.
Benedict, saplantılı statü açlığı tanımını bu telef etme eğilimiyle açıklıyor. Benedict kültür örüntüleri (Patterns of Culture; 1934) adlı derlemesinde, kuzey Amerika kıtası'ndaki bir balıkçı kültürü olan Kuvakiyutul'a yer verirken, sıkça bahsediyor potlaçtan. Kuvakiyutul'ların potlaç törenleri sırasında, önce yenilir içilir ve armağanlar verilir, daha sonra da değerli tüm kap kacaklar kırılır, balıkyağı akıtılır, ev eşyaları, dikiş makineleri harap edilir ve hatta evler bile yakılır. Potlaç törenine çağrılmak, büyük bir onurdur. Ancak her konuk, çağrıldığı her potlaç törenine karşılık kendisi de bir potlaç düzenlemek zorundadır.
Tuna M. Yaşar